reklam
reklam
DOLAR32,4641% -0.1
EURO34,7550% -0.64
STERLIN40,5545% -0.62
FRANG35,5288% -0.27
ALTIN2.435,92% -0,01
BITCOIN63.597,27-1.638
reklam
HALİL DÜZENLİTÜM YAZILARI

Deli Halit Paşa

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
reklam

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Ya istiklal, Ya ölüm” emriyle 26 Ağustos’ta başlayan ve 30 Ağustos 1922’de zaferle neticelenen büyük zaferin yıl dönümündeyiz. Biz Türkler için kutsal olan değerler vardır. Bu kutsal değerler için can verilir, can alınır.

Peki nedir o değerler?

  • Vatandır,
  • Namustur,
  • istiklaldir 

1.Dünya savaşı sona ermiş,  Batının 1815 yılından buyana ” Şark meselesi” olarak gündeminde olan planı uygulama zamanı gelmişti. Mondros antlaşması ile başlayan işgal adım adım ülkenin her noktasına doğru ilerliyordu.

Yunanlılar 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal etmiş ve akın akın Egenin her köşesine asker çıkartıyordu. Bir anda işgalci Yunan asker sayısı 150 bini bulmuştu. Türkün Ana vatanı adım adım işgal ediliyor, istiklali ortadan kalkıyordu. İşgalci Yunan askerleri azdıkça azıyor,  zulümde sınır tanımıyordu. Yunan askerleri 60 bin kadın ve kızın namusunu kirletmekten geri durmuyordu.

İşte Milli Mücadele ve 30 Ağustos Zafer bayramı bunun için çok önemlidir. Öncesinde bizim için hava kadar, su kadar önemli olan tüm kutsallarımız ayaklar altına alınmıştı.  Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızı saygıyla anıyorum.

Size bu yazımızda Milli Mücadelenin kahramanlarından “Deli Halit Paşayı” anlatmak istiyorum.

Kimdir Deli Halit Paşa?

42 senelik ömrünün 22 senesi, eşkıyâlar, asiler ve düşmanlar karşısında, savaş meydanlarında; hep en ön safta, devletine, milletine sadakatle, fedakârca ve kahramanca hizmetlerle geçsin, buna karşılık ölümü, Ankara’nın göbeğinde, Milletin Meclisi’nde ve dost(!) kurşunuyla olsun… Olduğu yere, yenilginin, hezimetin, bozgunun uğramadığı, katıldığı hiç bir muharebeyi kaybetmemiş bir Cihangir!…

Osmanlı’nın son savaşları, Trablusgarp, Balkan, Birinci Cihan Harplerinin hepsinde yer almış, İstiklâl Harbi’nin önce Doğu, sonra Batı Cephelerinde destanlar yazmış, Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve Kafkaslar’da bütün planlarını, oyunlarını bozduğu İngilizler tarafından aranırken, Karadeniz Bölgesi’nde gönüllü milisler toplayıp eğiten, Kuva-yı Milliyi teşkil eden bir Teşkilâtçı!…

Kurtuluş Savaşı’nın ileri gelen kumandanları arasında yer alan Halit Paşa, yakın tarihimizin en etkili isimlerinden biri…Aralık 1918 ve Ocak 1919’da kongreler tertipleyip, vatanın altı ilini (Artvin, Kars, Ardahan, Iğdır, Batum, Nahcıvan, Ahıska), içine alacak şekilde Cumhuriyet ilan ettiren bir Vatanperver!… Katıldığı bütün harplerde, askerinin hep en önünde bulunduğu için aldığı 13 düşman kurşunu yarasını, gövdesinde şerefli madalyalar gibi taşıyan, ?Vatan bizimdir, kaçan haindir, düşmana sırtını döneni vururum, ben dönersem siz de beni vurun!” diye emir verebilen, üzerinde taşıdığı iki tabancadan sağdakine namuslu, soldakine namussuz adını veren, namuslu ile düşmana, namussuz ile hainlere sıkan, düşman üstüne, Fetih Suresi’ni ezberden okuyarak gidebilen bir Serdengeçti!…

O, kahramanlığı ve cesareti ile halk arasında bir efsane olmuştur. Kendisine ‘Karsıalan’ soyadı uygun görülmüştür. Türkiye’de birçok binaya, mahalleye, caddeye adı verilmiştir. Mudanya’da adıyla anılan bir cadde ve bir mahalle vardır.

Türk Ordusu’nun yetiştirdiği özel kahramanlardın biridir. Atatürk; O’na ara sıra bizim Deli Halit’ diye hitap etmiştir.

1883’te İstanbul’da doğdu. Çerkez Ahmet Efendi adlı bir şahsın oğludur.

1901’de girdiği Harp Okulu’ndan, 1903’de teğmen olarak mezun oldu. 1908’de üsteğmenliğe terfi etti.

Büyük Taarruz’da önemli başarılar göstermiştir. Gemlik, Mudanya ve Bandırma istikametinde düşman kuvvetlerine saldırılar düzenleyerek düşmanın kaçış yollarını kesmiş ve bir bölümünü esir almıştır.

31 Ağustos 1922’de tümgeneral olduğunda henüz daha 39 yaşındaydı.

1.Dünya ve Kurtuluş savaşlarında gümüş liyakat / imtiyaz, altın liyakat / imtiyaz, 3. rütbeden Kılıçlı Osmanlı ve İstiklâl madalyaları yanında, Avusturya ve Afganistan’dan da birer madalya sahibidir.

Yemen, Trablusgarp, Erzurum, Gümüşhane, Kars, Artvin, Tunceli, Kocaeli ve İstanbul gibi yerlerde görev yapmış, cepheden cepheye koşmuş bir kahramandır O. Yiğit, fedakâr askerlerine karşı gayet babacan davranırdı. Hainleri ise, belinin sağ tarafında taşıdığı ve ‘Namuslu’ adını verdiği tabancasıyla gözünü kırpmadan vururdu. Savaş sırasında emrindeki askerlere birçok defalar: ”Oğlum vatan bizimdir, kaçan haindir” demiştir.

YEMEN, KAFKASYA VE DERSİM GÜNLERİ

  1. Meşrutiyet’in ilanından sonra 1. Ordu, 1. Alay, 4. Tabur’la Yemen’e gönderildi. Orada iken ‘yüzbaşı’ oldu. Haziran 1910’da Trablusgarp’a geçti. Orada İtalyanlara karşı savaştı. Üç ay sonra, Balkan Savaşı’na katılmak üzere, Çatalca’daki Şark Ordusu’na katıldı. Bulgaristan’la barış sağlanınca; önce inzibat subaylığı görevinde bulundu, daha sonra da ‘Harbiye Nezareti’ emrine verildi.

1914’de I. Dünya Savaşı başlayınca Yakup Cemil Bey’in ‘Kafkasya Mürettip Alayı’nın 2. Tabur kumandanlığına getirildi. Ardahan’da kazandığı zafer üzerine, 23 Haziran 1915’de kıdem atlatılarak rütbesi binbaşılığa yükseltildi. Çorum Müfrezesi ile yaptığı hizmetlerden sonra da yarbay oldu.

10 Mayıs 1917’de ‘Garbi Dersim Kumandanlığı’na getirildi. 1918 başlarında Dersim, Erzincan ve Erzurum’u Ruslar’dan geri aldı. Bu başarısı üzerine ‘İslâm Ordusu’ 3. Fırka kumandanlığına tayin edildi. Batum Muharebesi’ne katıldı. Ahıska’yı muhasara altına alarak, Ahılkelek’in kuzey taraflarını zaptetti. İmzalanan mütarekeden sonra Tortum’a çekildi. Bu arada İngilizlerin baskısı sonucunda, fırka kumandanlığından azledildi. Ali Rıza Paşa Kabinesi sırasında 9. Kafkas Fırkası kumandanı yapıldı. Kazım Karabekir Paşa ile birlikte bu cephede önemli başarılara imza attı. 1919’da Torul’da bulunduğu sırada Mustafa Kemal’den bir telgraf almıştır. O da O’na cevap vermiştir. 20 Eylül 1920’de Ermeniler üzerine yapılan harekâtta başarı kazandı. Bu başarısı O’na albay rütbesini getirdi.

BATI CEPHESİ VE İSTİKLAL SAVAŞI GÜNLERİ

1921 yılı başlarında ‘Batı Cephesi’ne gönderildi. Kolordu Kumandanı yetkisi ile ‘Kocaeli Grup Kumandanı’ oldu. II. İnönü Muharebesi’nde ‘sağ cenah grup kumandanlığı’ yaptı. Sonra 12. Grup Kumandanı olarak Afyon’a nakledildi. Eskişehir ile Kütahya’nın kurtarılması için çalıştı ve Sakarya Savaşı’nda bulundu. 26 Ocak 1921’de Geyve’ye gelerek verilen yeni görevine başladı. 2. 40. 41. 43. piyade alayları ile 33. Süvari Alayı ve 1. İstihkâm Taburu oluşturuldu. Milis birliklerini denetledi. Başlarına kumandanlar atayarak, düzenli birlikler haline soktu. Bunlarla önemli başarılar sağladı.

Halit Paşa; ‘Kocaeli Grup Kumandanı’ iken İzmit’te kadın kahraman Kara Fatma (Fatma Seher Hanım) ile tanışır. Savaş boyunca birbirleriyle sürekli iletişim halinde bulunurlar. Kara Fatma’nın 24 Ekim 1921 tarihinde Halit Paşa’ya çektiği telgrafta kısaca şöyle diyordu:

‘Reşat Bey’in emri üzerine 9 kişilik maiyeti ile cepheye avdet edeceğini bildiriyor, ayrıca etraftan 25 kişi daha topladığını bildiriyordu. Çavuş rütbesi için de kendisini şükranlarını iletiyordu. Yalnız bir süre daha İzmit civarında istirahat etmesinin kabulünü istiyordu.’

Halit Bey cevabi telgrafında, O’nun isteğini kabul ettiğini bildirir.

Kurtuluş Savaşı sırasında O’nun emrinde bir yıl süreyle görev yapan M. Şevki Yazman kendisi ile ilgili şunları söyler: (Özetle)

“…Orduda O’na Eyüplü Halit, korkusuz olmasından dolayı da ‘Deli Halit’ derlerdi. Rahmetli çok cesurdu. Gözünü budaktan esirgemezdi. Düşmanı görünce; piyadenin en ön safına geçip vuruşmak isterdi…”

Sarıkamış Kurbançayı köyünden Seyfal Oğlu İskender Çakmak da O’nu şöyle anlatıyor..

“…Halit Paşa Baldız’a gelmişti, yanına gittim. Gönüllü yazıldım. O’nun emrinde birçok çarpışmaya katıldım. Gümrü’ye kadar gittik. Halit Paşa yolda giderken gördüğü yürekler acısı manzaralar hakkında bizlere şunları söylemişti.. ‘Size diyeceğim şudur. Bu gördükleriniz (cenazeler) sizin kardeşleriniz, sizin bacılarınız, sizin analarınızdır, ona göre gayret gösterin.’

O’nu görünce bizim dilimiz tutulurdu. Zaten düşmanın da dili tutulurdu ya.. Ama biz O’na çok güvenirdik. Asker arkadaşlarla aramızda ona marşlar düzerdik…”

Büyük Taarruz’da Yunan’ın kaçış yollarının kesildiğini, Fahrettin Paşa’dan öğrenen Mustafa Kemal Paşa: “Bu bizim Deli Halit’in işidir” demekten kendini alamamıştır. Halit Paşa savaş meydanlarında 9 kez yaralanmıştır. Bunlardan ikisi ağırdı. Gözü kara bir kumandan olduğu buradan belli.

‘Kocaeli Grup Kumandanı’ bulunduğu sıralarda; Mustafa Kemal Paşa Göynük’e giderek kendisini, ziyaret etmiştir. Birlikte Sakarya Köprüsü civarında yapılan hazırlıkları denetlemişler, ertesi gün, Adapazarı’na gitmişlerdir.

BÜYÜK TAARRUZ VE SONRASI

26 Ağustos 1922 günü Afyon Kocatepe’den düşmana karşı ‘Büyük Taarruz’ harekâtı başlatılınca, Halit Paşa’da Kocaeli yöresindeki Yunan kuvvetlerini sıkıştırıp geri çekilmelerini sağlamaya çalışıyordu.

11 Eylül 1922 günü 3. Kolordu Kumandanı Şükrü Naili Paşa, emrindeki birliklere şu telgrafı çekmiştir: (Özetle)

“…Kolordu yarın (12 Eylül) Gemlik – Gündoğdu – Mudanya üçgeni içinde bulunan düşman kuvvetlerine taarruz ederek, bu bölgeyi düşman askerlerinden temizleyecektir.”

Bu emir üzerine; Kocaeli Grubu şafakla beraber Burgaz yakınlarında konuşlanmış olan 15. Alay’ın 1. Taburu ile saldırarak, 17. Yunan Alayı’nı buradan söküp atarak Burgaz’ı ele geçirmiştir.

Bunun üzerine Grup Kumandanı Halit Paşa, bütün gücünü Mudanya üzerine yöneltir. Süvari Bölüğü Kumandanı Yüzbaşı Abidin Bey, 11 / 12 Eylül gecesi Mudanya’ya girer. Türk Milisler ve kasabanın ileri gelenleri, O’nu; Fransızların kontrolündeki istasyon binasında karşılayıp saygı sevgi gösterirler. O ise kendileri ile fazla meşgul olamaz. Zira Bursa tarafından geri çekilmekte olan Yunan kuvvetlerinin önüne kesmek üzere oradan ayrılması gerekiyordu.

1.Tümen sabah 06.00’da saldırıya geçti. Göynüklü – Burgaz – Mudanya yolunda, 11.Yunan Tümeni ile Jiras Müfrezesi’nin kalıntıları Mudanya istikametine doğru geri çekilmekteydiler. Kocaeli Grubu onları doğudan izliyordu. Sonra saldırıya geçerek önlerini kesmeye çalıştılar. Saat 12.00 sıralarında, Misebolu’dan güneye doğru ilerleyen 5. Alay’la Kocaeli Grubu birlikleri Burgaz – Dalyan arasında buluşup birleştiler. 1. Kolordu Kumandanlığı, Mudanya’ya girmek üzere olduklarını ilgili birimlere bildirdi.

12 Eylül saat 14.30’da Kocaeli Grup Kumandanı Halit Paşa Kolordu’ya şu raporu gönderdi:

“Şiddetli çarpışmaların ardından saat 13.00’de Tümen birlikleri ile beraber Mudanya’ya girildi. İlk saatlerde 122 kişilik ‘Mudanya Müdafileri’ adlı milis gücünden 8 kişi şehit olmuştur.”

Kocaeli Grubu Kumandanı Halit Paşa 12 Eylül 1922 günü Mudanya’ya gelir. A. Galip Tokça anılarında bu olayı şöyle anlatmaktadır: (Mealen)

“…Buradaki harp sabah namazından itibaren sekiz saat devam etmiş, kahraman ordumuz Mudanya tepelerine tamamen hakim olmuş, düşman askerlerinin bir kısmı kılıçtan geçirilmiş bir kısmı ise esir edilmiştir. Bu arada 8 – 10 kişilik bir süvari müfrezesi şehre girdi. İçlerinden biri burada konaklayacak bir yer sordu. İşgal sırasında ‘Yunan Karargah’ı olan Ferah Oteli’ni gösterdik. Otel merdivenlerinden çıkarken Bulgar asıllı bir subay önlerine çıkar. Karşısındaki kişiye ‘çavuşum’ diye hitap etti bu kimse. O kişi de; yanındakilerden birini; ‘Hasan Çavuş’ diye çağırarak, ‘Bu herifi bir yere kapayınız, arkadaşları gelecek, beraber istirahat ederler’ dedi. Çavuş da; ‘Baş üstüne Paşam’ deyince durumu anladık. Bu Halit Paşa’ydı. Bulgar asıllı Yunan zabiti de durumu kavramıştı. Halit Paşa’nın gelişinden yarım saat kadar sonra Türk ordusunun asıl güçleri; ‘Yaşayın!. Kahramanlar!..Allah sizden razı olsun!.’ avazeleri arasında Mudanya’ya girdiler…”

Demek ki; Halit Paşa savaş sırasında kendisini belli etmemek için rütbe taşımıyormuş!

İki yıl kadar düşman işgali altında kalan Mudanya,12 Eylül günü kurtarılmıştı. Türk ordusunun topçu atışları karşında tutunamayacaklarını anlayan İngiliz ve Fransız gemileri, Türk bayrağı çekerek limanı terk etmek zorunda kalmışlardır.

Saat: 15.00’te Kolordu Kumandanı Şükrü Naili Paşa, Tümen Kumandanı Abdurrahman Nafiz Bey de Mudanya’ya geldiler. Burada Kocaeli Grup Kumandanı Halit Paşa ile buluştular. Halit Paşa’ya bağlı birliklerden bir kısmı ikindi vaktinde Işıklı, Çepni, Kızılköy ve Dereköy istikametinde düşman takibine çıktılar.

Korkudan Mudanya çevresindeki zeytinliklere dağılmış olan bir kısım Yunan askerlerini, Türk kuvvetleri buralarda bulup getirerek, diğer esirlerle birlikte meydana topladılar. Mudanya iskelesi ve çevresi esir askerler ve bir gemiye binip kaçmaya çalışan Rumlarla dolmuştu. Bunlar Fransız askerlerinin koruması altında tutuluyorlardı. Bu arada Yunan işgali sırasında düşmanla işbirliği yaparak, vatanına ihanet edenler de panik içinde kaçıp saklanacakları bir delik arıyorlardı. Bunlardan biri de ‘Erkek Hayriye’ adlı bir kadındı. Halk bu gibileri yakalayıp linç ediyordu. (Vatan hainlerinin birçoğunun cezası verildi ama adı geçen kadın sonradan çıkarıldığı mahkemede delil yetersizliğinden beraat etmiştir. Bir diğer kadın da ‘Carta Hatice’ idi.) Ortalık tam bir ana – baba günüydü o sırada!. Bursa ve İnegöl çevresinden toplanan esirler ve hainler de burada toplanıyorlardı.

Mudanya içinden geçen Türk askerlerinden bir bölümü Siği ve Tirilye’ye doğru batı yönünde ilerleyişlerini sürdürdüler.. Halit Paşa’ya bağlı kuvvetler, Bandırma’ya doğru hareket ederek kaçan düşmanı kovalayıp önünü kesmek amacındaydı.

SİVİL YAŞAMI VE VEFATI

Halit Paşa, TBMM’nin 5 Temmuz 1923 günü yapılan II. Dönem seçimlerinde Ardahan’dan milletvekili seçildi. Meclis’te hep gazilerin haklarını savunmuştur. 9 Şubat 1925’te Meclis koridorunda vuruldu. Ölmeden önce; “Beni Puşt Rauf arkamdan vurdu” dediği söylenir. 14 Şubat’ta yaşamını yitirdi. Kendisini asıl vuranın, aralarında anlaşmazlık bulunan Ali Çetinkaya olduğu iddia edilmiştir. Ara sıra onunla tartıştığı bilinmektedir. Vurulduğunda annesi O’nun için; “Ben O’nu abdestsiz hiç emzirmemiştim. O’nu mutlaka arkadan kalleşçe vurmuşlardır” demiştir.

İstanbul Eyüp’te defnedildi. Cenazesi 1988’de Ankara Devlet Mezarlığı’na nakledildi.

Soldan sağa: Kemalettin Sami Paşa, Deli Halit (Karsıalan) Paşa, Kazım (Özalp) Paşa, İSmet Paşa (İnönü), Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), Fevzi Paşa (Çakmak), Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Kazım (Karabekir) Paşa, Sakallı Nurettin (Konyar) Paşa, Ali Hikmet (Ayerdem Paşa. Hepsinin ruhu şad olsun.

 

reklam