reklam
reklam
DOLAR32,4056% -0.08
EURO34,6468% -0.52
STERLIN40,5336% -0.74
FRANG35,2892% -1.08
ALTIN2.390,63% -1,82
BITCOIN60.377,07-4.038
reklam
Samsun Ses HaberTÜM YAZILARI

Hiyerogliflerin nasıl çözüldüğünü hiç merak ettiniz mi? Buyurun kısa bir flood…

Yayınlanma Tarihi : Google News
Hiyerogliflerin nasıl çözüldüğünü hiç merak ettiniz mi? Buyurun kısa bir flood…
reklam
Burada Mısır dili ve hiyerogliflerden azıcık bahsetmek gerekiyor ki, bu buluşun ne denli önemli olduğunu daha iyi idrak edelim… Tabii ki insanların yıllarını verdiği bir dili birkaç tweette özetlemek mümkün olmayacaktır. O yüzden temel birkaç şeye değinip asıl konumuza dönelim. 
Hiyeroglife bir alfabe demek pek mümkün değildir, çünkü harflerden değil karakterlerden (ya da daha doğru bir deyişle sembollerden) oluşur. O yüzden hiyeroglif başlı başına, eşi benzeri olmayan bir yazı sistemidir demek daha doğru olur. 
Ama bazı dillerle paralellik gösteren özellikleri de hiç yok denemez. Mesela, bugün nasıl Çincede tek bir karakterle bir kelime anlatılabiliyorsa, bu hiyerogliflerde de yer yer görülen bir özelliktir. Bir de Arapça ve İbraniceye benzer şekilde, bu dilde sesli harf de bulunmaz. 

Küçük bir örnekle anlatalım. Antik Mısırlılar şöyle konuşuyordu:

Yc frvn n br prmt ypmmz mrdyr.

“Yüce firavun ona bir piramit yapmamızı emrediyor.” 

Hiyeroglif, resimde görülebilen 24 temel sembolün farklı kombinasyonlarıyla oluşturulan yüzlerce değişik ifadeden meydana geliyordu. İlle de modern alfabe mantığı ile hareket edelim derseniz şöyle demek mümkün: Hiyeroglif, 700’den harften oluşan bir alfabeydi.
Bir de hiyeroglifler hakkında ilgimi çeken çok enteresan bir yön daha vardır ki o da şudur: Sağdan sola, soldan sağa yukarıdan aşağıya doğru okunabiliyor. Ne şekilde yazıldığına bağlı, metinden metine değişebilen bir özellik. Karakterler nereye bakıyorsa oraya doğru okunuyor.
Gelelim bu hiyerogliflerin nasıl deşifre edildiğine. Aslında her şey 200 öncesine dayanıyor. Dili, bilimi, sanatı ya da tarihi olsun, antik Mısır’ın üzerine yapılan bütün çalışmalar işte bu resimde gördüğünüz taş sayesinde başlamıştır: “Rosetta Taşı”.
Rosetta Taşı’nın bulunması 1799’a, malumunuz, Fransa’nın Mısır seferi zamanına uzanır. Taşı, Rosetta’daki (Arapçasıyla Raşit) bir kalenin mevzilerini güçlendirmekte olan Fransız askerleri, tesadüf eseri bulur.

Tarihi İÖ 196’ya dayanan taş 2 dilde, 3 alfabede yazılmıştı: Hiyeroglif ve demotik alfabelerle Mısırca ve de Yunan alfabesiyle Yunanca.

Hiyeroglif o dönemde dinî ya da önemli bürokratik belgeler için kullanılan bir yazıyken; demotik alfabe de Mısır’ın yaygın yazısıydı. 

Demotik, bir proto-Amharca denebilir (Etiyopya alfabesi).

Peki Mısır’da bulunan taşta Yunanca ne geziyor diyebilirsiniz. Şöyle ki, Büyük İskender’den beri (İÖ 320~) Mısır’ı Yunan Ptolemaios Hanedanı yönetiyordu, yani Yunanca da o sıralarda Mısır’da yönetici sınıfın diliydi. 

Taş bir grup rahip tarafından yazılmıştı; taşta yazanlar, firavunu onurlandırmak adına, onun Mısır halkı ve rahipleri için yaptığı güzel şeyleri listeleyen bir methiyeler dizisinden ibaretti. Ama bu taşı benzersiz kılan şey, içeriğinden ziyade 3 alfabede yazılmış olmasıydı. 
Çünkü o dönem hiyeroglifler hakkında tek bir fikir olmasa dahi Amharca ve Yunancayı gayet konuşanlar vardı; yani ölü diller değillerdi. Bu çevirisi verilmiş metinden yola çıkarak hiyeroglifler çözülebilirdi; ki tam olarak öyle de oldu. 
Üzerinde yüzlerce yıl çalışılan ama kompleks sistemi yüzünden asla çözülemeyen hiyeroglifler, uzun süren çalışmasının sonucunda Yunancayı da Amharcayı da çok iyi düzeyde bilen Jean-François Champollion tarafından 1822’de çözüldü.
Diğer antik Mısır metinlerini de inceleyerek karşılaştırmalı ve ciddi bir çalışmanın sonucunda Champollion; 7 demotik harfin hangi hiyerogliflere denk geldiğini keşfedebildi. Zaten gerisi de çok zor olmadı. 
İşte insanlığın kurduğu en büyük medeniyetlerden birinin dili de böylece çözülmüş oldu. 
✍️ @lalumieresacree teşekkürler. 
reklam