reklam
reklam
DOLAR32,2546% -0.02
EURO34,6934% -0.07
STERLIN40,2787% -0.21
FRANG35,5021% 0.02
ALTIN2.401,24% 0,04
BITCOIN62.183,99-2.34
reklam
Osman KayaerTÜM YAZILARI

Denetimli serbestlik ile yönetilmek

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
reklam
5 Haziran 2020’de Cemil Çiçek, HaberTürkTV’de “Özel Röportaj” programına katılmış. Ben, daha sonra youtube’de gördüm ve izledim. Cemil Çicek, Türkiye’nin görmüş-geçirmiş siyasetçilerinden biri. Talebelik yıllarında gençlik hareketlerinin içinde bulunmuş, devletin çeşitli kademelerinde görev almış, ANAP’ın önemli isimleri arasına girmiş, Refah  Partisi ve AK Parti’de siyaset etmiş, milletvekilliği, bakanlık, meclis başkanlığı yapmış biridir. Bu nedenle, bu beyanı “sıradan bir söz” olarak görmemek gerek.

O, röportajın bir yerinde diyor ki: “…AK parti hükümeti, ülkeyi 2008’e kadar “denetimli serbestlik” ile yönetti. “…emrinizde çalışan bir adam, size bir sınır çiziyor ve bunun dışına çıkamazsın diyor…”

Bana öyle geliyor ki Çiçek’in söylediği bütün hükümetler için geçerliydi. Eğer öyle olmasaydı Erbakan’ı yıktıktan sonra kurulan ikinci hükümet olan, “Ecevit hükümeti”ne ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak İMF’den Kemal Derviş getirilip yerleştirilirmiydi. Dervişin yıkıcı bir rol oynadığı, daha sonra bizzat Ecevit tarafından “Şeytani planlar peşindeydi” diyerek anılarında dile getirilmiştir.

Eskiden beri kafama takılır, impatorluğu yıkmış, askerlerini terhis etmiş, silahlarını teslim almış payitahtı işgal etmiş İngilizler, nasıl oldu da tek bir kurşun atmadan İstanbul’u Ankara Hükümeti’ne terk etti? Ankara Hükümeti, madem bu kadar kuvvetliydi o halde neden, bizi biz yapan bütün değerleri terk edip İngilizler gibi giyinip, alfabeyi değiştirdi. Gündemde olduğu için söylüyorum Ayasofya Cami’ini müze yaptı, vs… Kemalistlerimizin iddiasının aksine cumhuriyetin ilk yıllarında “devrim” adı altında yapılanlar sıkı bir “vesayet” altında olduğumuzu göstermektedir. Vesayet dediysem, bir “iç vesayet” anlamayın lütfen.

Televizyon programlarında şu tür konuşmaları hepiniz duymuşsunuzdur: İngilizler, Osmanlı topraklarını cetvel ile bölerek yapay devletler kurdular ve bu devletleri de azınlıklara emanet ettiler. Mesela, Suriye’yi, Nusayrilere, Mısır’ı Kıptilere, Ürdün’ü Dürzilere, Arabistan’ı Suudlara, İran’ı Pehlevilere teslim ettiler, vs… ama kimse şu soruyu sormuyor, Peki… “Ya Türkiye?”

Cemil Çiçek’in devlet kurumları ve hükümet ile ilgili olarak yapmış olduğu bu açıklamadan hareket ederek dini, siyasi ve ideolojik akımların da aynı minval üzere olduğunu söyleyebiliriz. Devlet kurumlarını ve hükümetleri  bile kontrol altında tutan gücün ülkedeki dini, siyasi ve ideolojik akımları kendi sancaktepe escort haline bırakabileceğini düşünmek biraz fazla safdillik olsa gerek. En azından çiçeğin dediği gibi “denetimli serbestlik” içinde faaliyet göstermesine izin verilmiş olmalı.

İlginç bir misal olması bakımından 1960 ila 1980 yıllarındaki solculara bakabiliriz. Bu dönemin solcuları, “Bağımsız Türkiye”den bahis ederler, Amerikan 6. filosuna karşı gösteriler yaparlardı. Biz de onların Rusya tarafından desteklendiğini zannederdik. AK Parti hükümetlerinden sonra anladık ki Türkiye’deki sol örgütlerin pek çoğu Amerika tarafından kurulmuş ve manipüle edilmiş. Yani sizin anlayacağınız “Kahrolsun Amerika” ve “Bağımsız Türkiye” diye bağıranlar bilerek yada bilmeyerek Amerika’ya çalışmış.

Bugün daha net olarak anlıyoruz ki, Türkiye’deki dini akımlar ve yapılanmalar da tıpkı hükümetler gibi, denetimli serbestlik içerisinde hareket ettirilmişler. Bunun en büyük ve en acı misali FETÖ’dür. Amerika ile ne kadar içli dışlı olduğu artık ayan beyan ortadır.

Öyle anlaşılıyor ki ülkesini seven ve dışarıdakiler ile irsî, dini ve menfaat bağı bulunmayan insanların birinci hedefi bu “denetimli serbestliği” ortadan kaldırmak olmalıdır.

Cemil Çiçek’in röportajının linki: https://www.youtube.com/watch?v=xZTgHKUxsWA

reklam