reklam
reklam
DOLAR32,5501% 0.01
EURO35,0241% 0.44
STERLIN40,6822% 0.16
FRANG35,6050% 0.1
ALTIN2.428,31% 0,21
BITCOIN64.351,79-3.375
reklam
HALİL DÜZENLİTÜM YAZILARI

Türkiye’nin “ALCATRAZ’I”

Yayınlanma Tarihi : Google News
reklam

En Mutlu Şehrin Mutsuzluk Müzesi:

Sinop muhteşem doğasının yanında son derece medeni bir şehir. Şehirde trafik lambası yok,gürültü yok,korna sesi yok ve yollarda insanların dokunmazlığı var. Geçiş önceliği tıpkı Avrupa şehirlerinde olduğu gibi yayaların.

Şehir Karadeniz bölgesinin en güzel yaz tatili mekânlarından bir yer. Normal zamanlarda şehir nüfusu 50 bin civarında  ancak özellikle yazın nufus 3-4 katına çıkıyor. Bende zaman zaman Sinop’a geliyorum emin olun inanılmaz huzur dolu bir şehir. Muhteşem gezilecek yerler var. Deniz, doğa güneş muhteşem, birde tarihe meraklıysanız Karadeniz’de Sinop tam size göre diyebilirim. Neler yok ki? Gezmeye Anadolu Selçuklularının, Karadeniz Bölgesinde ilk yaptıkları adını ünlü Anadolu Selçuklu Devleti sultanı I. Alaeddin Keykubad’tan alan camiden başlayabilirsiniz. Cami Kuzey Anadolu’da da en büyük Selçuklu camisidir. Merkezde, Sakarya Caddesi üzerinde; Hükümet Meydanı’na yakın mesafededir.

Birde o meşhur cezaevi var tabi: Sinop Cezaevi

Bu yazımızda size Sinop cezaevini anlatmak istiyorum yani “Türkiyenin Alcadraz’ını”

Kapıdan içeriye adımınızı attığınızda sizi tüm dehşetiyle bir zindan karşılıyor. İşte o şokla defalarca izlediğim “Alcatraz’dan kaçış” fimi gözümde canlanmaya başlıyor.  Don Siegel’in yönetmenliğini yaptığı ve başrollerinde Clint Eastwood’un oynadığı 1979 yapımı “Alcatraz’dan Kaçış”  filmini pek çoğunuz izlemişsinizdir. Film 43 milyon Dolar hâsılat yaptı. Alcatraz Adası (Alcatraz Island), 1861-1963 yılları arasında cezaevi olarak kullanılmış bir adadır. Alcatraz Adası San Francisco Körfezi’nde sahile 2,4 km uzaklıkta 9 hektar alana yayılmış ve ABD’nin en ünlü hapishanelerinden birisiydi.

Son dönemlerin en gözde seyahat trendlerinden biri de Dark turizm. Daha önce felaketlerin, ya da ürkütücü olayların yaşandığı yerlere yapılan seyahatlere Dark yani “karanlık turizm” deniyor. Nazilerin Yahudilere işkence yaptıkları Polonya’daki Auschwitz Toplama Kampı, ya da Japonya‘da Amerika’nın nükleer bomba attığı Hiroşima gibi yerler bu konseptte ilk aklıma gelenler. İşte Sinop Cezaevi müzesini gezerken adeta tüylerim diken diken oldu: Tarihi Sinop Cezaevi Müzesi. Nam-ı değer “Türkiye’nin Alkatraz’ı” En Mutlu Şehrin En Mutsuz Yapısı

Açıkçası acılarla dolu bu müzenin Türkiye’nin en mutlu şehri Sinop’ta karşımıza çıkması da ayrıca ilginç. Ancak şunu söylemeliyim ki, sadece bu acı dolu müzeyi ziyaret etmek için bile Sinop’a gidilebilir.

Burası yıllar içinde ‘Anadolu’nun Alkatraz’ı’ olarak yıllar içinde nam salmış. Eskiden bir tersane imiş. Kırım Savaşı sonrasında tersane kapatılınca 20 yıl boş kalıyor. Sonrasında ise cezaevine dönüştürülüyor. 3 tarafı deniz ve surlarla çevrili bu hapishaneden kaçmak çok zormuş. Şimdiye kadar 2 kişi kanalizasyon kaçmayı denemiş ancak başarılı olamamış ve bir tanesi kanalizasyonda ölmüş.

Üç tarafı denizle çevrili bu hapishanenin nemini siz düşünün. Nemden kibritin bile yanmadığı, mahkumların çürümek ya da cezalarını tamamlayamadan ölmekle karşı karşıya kaldıkları bir yermiş burası. Türkiye’nin en mutlu şehrinde ibretlik bir mutsuzluk müzesi sanki burası. Müze 3 bölümden oluşuyor. Sabahattin Ali’nin koğuşu 3. bölümde yer alıyor. Diğer mahkumların yerlerine göre oldukça iyi sayılır. En azından kaldığı yere güneş ışıkları geliyor ve daha havadar bir yer.

Sinop Cezaevi ve Evliya Çelebi

Aslında Sinop’un tarihi cezaevinin tamamı olmasa da 1500’lü yıllarda kaledeki burçların zindan olarak kullanıldığı biliniyor. Bu dönemde birçok ayaklanmalar söz konusu oluyormuş ve Mehmet ve İbrahim adlı 2 yağmacının bu zindanlarda yattığı biliniyor. O zamandan Sinop korku salmaya başlamış suçlulara.

Evliya Çelebi 1640 yılında Sinop ziyareti sonrasında Sinop zindanlarına dair yazdığı notlarında şöyle diyor: “Dev gibi gardiyanlar kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkumlar vardır. Burçları da gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun değil mahkum kaçırtmak değil kuş bile uçurtmazlar”.

Evliya Çelebi’nin yazdıklarının gerçeklik payını görmek için 20. yy’da zindanda yatan azılı suçlulara da bakmak lazım.

Arnavut Halil Bey: 15 yıl hapis cezası ile gelip hapishanede 8 kişiyi daha öldürerek cezasını 115 seneye çıkartmış.

İzmirli Nazif: 130 seneye mahkum edilmiş

Elbasanlı Ramazan: 200 seneyi aşkın mahkumiyeti varmış

Kurt Haydar: 150 yılı aşan mahkumiyetle gelmiş.

Ayrıca sadece bıçağını denek için bile adam öldüren katillere ev sahipliği yapmış burası.

Tarihi Sinop Cezaevi Hakkında

Sinop Cezaevi ve 1. Dünya Savaşı

  1. Dünya Savaşı sırasında Sinop Cezaevi’nde yatan acımasız katillerden huduttan düşman toprağına girerek düşmanla çete harbi yapacak bir birlik teşkil edilir ve acımasız bir subay olan Yakup Cemil’in emrine verilirler.

Sinop Cezaevi’nde Yatan Ünlüler

  1. ve 20. yy’da Anadolu’da Bodrum’dan sonra en önemli tecrit noktası imiş Sinop. Nitekim 1913 yılında Mehmet Şevket Paşa’nın öldürülmesi ile 200’e yakın muhalif (İttihat ve Terakki karşıtı) buraya cezaya gönderilmiş.

1997 yılına kadar Karadeniz’in deli dalgalarına göğüs geren bu cezaevi toplumdan tecrit edilmek istenen şair, yazar, sanatçı ve politikacılara ev sahipliği yapmış. Bunlar arasında en ünlüsü Sabahattin Ali. Kendisi neyse ki şanslıymış. 1932 yılında girdiği Sinop Cezaevi’nden Cumhuriyet’in 10. yılı nedeniyle gelen afta faydalanıp çıkmış. Ancak burada geçirdiği bir yıl bile ona birçok eser yazdırtacak kadar derin acılar çektirmiş. Kuyucaklı Yusuf romanı, Aldırma Gönül Aldırma ve daha niceleri. Burada yazdığı eserler şimdilerde hapishanenin duvarlarını süslüyor.

Burada seneleri giden ünlüler tabi ki de Sabahattin Ali ile sınırlı değil. Kerim Korcan, Osman Deniz, Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Ahmet Bedevi Kuran, Refi Cevat, Burhan Felek, Hüseyin Hilmi, Osman Cemal Kaygılı, Zekeriya Sertel diğer kaydı tutulan ünlüler.

Sinop Cezaevi ve Hüseyin Pehlivan’ın Hikayesi

Burada yaşanan hikayeler anlatmakla bitmiyor. Bunlardan biri de Kafkas göçmeni bir ailenin 3. çocuğu olarak 1933’de Gerze’nin Yayıl Köyü‘nde doğan Hüseyin Pehlivan‘ınki. Daha 21 yaşında kan davası belasından cezevine düşen Hüseyin, düzgün bir insanolmak için burada okur, yazar ve kendini geliştirir. 1969 yılında çıkan afla cezaevinden çıkar. Hatta sonrasında da Sinop’taki Amerikan radarında iş bulur. Bu o dönem o kadar yankı uyandırır ki, birçok medya kuruluşu onunla röportaj yapıp haberlerini yayınlar.

Sinop Cezaevi Dut (Teselli) Ağacı Hikayesi

Hatta cezaevinin dış avlusundaki dut ağacını da zamanında o ekmiş oraya. O ağacın da hikayesi oldukça duygu dolu.

Sinop Cezaevi’nde Çekilen Film ve Diziler

Tarihi cezaevi birçok fil ve diziye de ev sahipliği yapmış.

Filmler

  • Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz
  • Pardon
  • Bizim Hikaye

Diziler

  • Köpek
  • Parmaklıklar Ardında
  • Esir Şehrin Gözyaşları
  • Tatar Ramazan

Tarihi Sinop Cezaevi Çalışma Saatleri

Saat 8:00 ile 17:00 arası ziyarete açık ancak 16:40’dan sonra ziyaretçi kabul etmiyorlar.

reklam