reklam
reklam
DOLAR32,3659% 0.14
EURO34,9705% -0.31
STERLIN40,9726% 0.19
FRANG35,8911% 0.11
ALTIN2.325,14% 0,20
BITCOIN2.284.3940.868
reklam
Samsun Ses HaberTÜM YAZILARI

Boris Johnson’ın hemşehrileri sevindi

Yayınlanma Tarihi : Google News
Boris Johnson’ın hemşehrileri sevindi
reklam

Johnson, İngiltere Başbakanı olduktan sonra Çankırı’nın Orta ilçesine bağlı Kalfat köyünde yaşayan hemşehrileri hem mutlu oldu hem de ondan yardım istedi.

Boris Johnson'ın hemşehrileri sevindi

İngiltere Başbakanı Theresa May’in, 7 Haziran’da partisinin liderliğinden istifa edeceğini duyurmasının ardından,Boris Johnson 92 bin 153 oy alarak ülkenin yeni başbakanı olmaya hak kazandı.

55 yaşındaki Boris Johnson, öldürülen Osmanlı İmparatorluğu’nun son Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Ali Kemal’in torunu Stanley Johnson’ın oğlu. Damat Ferit Paşa hükümetlerinde Maarif (Eğitim) ve Dahiliye Nazırlığı yapan Ali Kemal’ın babası Hacı Ahmet Rıza Efendi, 1813’te Çankırı’nın Kalfat köyünde doğmuştu.

Boris Johnson'ın hemşehrileri sevindi

KÖYLERİNE BEKLİYORLAR

Hemşehrilerinin İngiltere Başbakanı olduğunu duyan Kalfatlılar ise köy meydanında bir araya gelerek aldıkları haberin sevincini yaşadı. Köy muhtarı Bayram Tavukçu, gazetecilere yaptığı açıklamada, Boris Johnson’ın başbakan olmasından mutluluk duyduklarını söyledi. Boris Johnson’u Kalfat’a beklediklerini ifade eden Tavukçu, hemşehrileri olarak İngiltere’ye gidip kendisini tebrik etmek istediklerini kaydetti.

Boris Johnson'ın hemşehrileri sevindi

“ONUR VE GURUR VERİCİ”

Köy sakinlerinden Mustafa Bal da köylerinden ve bir Türk sülalesinden başbakan çıkmasının kendilerini onurlandırdığını söyledi. Boris Johnson adına çok mutlu olduklarını dile getiren Bal, “Dünyada liderlik yapabilecek kişiler bu sülaleden çıkabiliyor. Bu da bize onur ve gurur verdi. Buradaki ev sülalesine Sarıoğlangiller derler. Boris Johnson’ın sarılığı da o sülaleden geliyor zaten” dedi.

BORİS JOHNSON’UN DEDESİ ALİ KEMAL KİMDİR?

Eski Londra Belediye Başkanı olan Boris Johnson, Damat Ferit Paşa hükümetinin İçişleri ve Milli Eğitim Bakanı olan Ali Kemal’in öz torunu Stanley Johnson’un oğlu.

Asıl adı Ali Rıza olan Ali Kemal, Namık Kemal’e olan hayranlığından dolayı eğitim yıllarında bu ismi aldı. Ali Kemal, 1867’de İstanbul’da doğdu.

Yabancı dilini ilerletmek için 1886’da Fransa’ya giden Ali Kemal, ertesi yıl Paris’ten İsviçre’nin Cenevre kentine geçti. 1888’de de İstanbul’a döndü.

Avrupa’daki özgürlükçü akımlardan etkilenen Ali Kemal, İstanbul’da bir dernek kurdu. Kurduğu öğrenci derneği kapatıldıktan sonra yeni bir dernek kurmaya kalkınca bu kez tutuklandı ve 9 ay hapis yattı. 1889’da ise tahliye edildikten sonra Halep’e sürgün edildi.

Halep’te yaşadığı dönemde Halep İdadisi’nde (lise) Türk Dili ve Osmanlı Edebiyatı hocalığı yaptı ise de buradaki durgun hayata dayanamadı ve 1895’te izinsiz olarak İstanbul’a döndü. Geldiğinin fark edilmesi üzerine yeniden sürgün edildi. Bu karar üzerine 1884’te tekrar, Jön Türkler’in karargahı haline gelen Paris’e gitti.

Paris’te kaldığı dönemde Jön Türkler ile II. Abdülhamit arasında bir tür arabulucu bir çizgi izlemeye çalıştı. Mizancı Murat’ın Jön Türk hareketinden ayrılması ardından Ali Kemal de bu hareketle bağlarını kopardı.

HÜSEYİN CAHİT İLE POLEMİKLERİ

Ali Kemal, Paris’te öğrencilik de yaptı. Siyasal Bilgiler alanında eğitim alırken, bir yandan da gazetecilik yaptı. İstanbul’da o dönemde en etkin gazetelerden biri olan İkdam gazetesine Paris izlenimlerini anlatan batı kültürünü anlatan yazılar ve çeviriler gönderdi.

Hüseyin Cahit, İkdam’da kendi röportajları imiş gibi kaleme aldığı bazı yazılarının Fransız basınından çeviri olduğunu ortaya çıkardı. Bu hadise Ali Kemal ile Hüseyin Cahit arasında yıllar boyu sürecek bir polemiğe sebep olur.

BRÜKSEL’E ELÇİLİĞİNDE GÖREVLENDİRİLDİ

1897’de Brüksel Elçiliği ikinci kâtipliğine atandı. İttihatçılardan çekindiği için İstanbul’a dönemiyordu. 1899’da Siyasal Bilgiler diplomasını alması sonrasında, II. Meşrutiyet’in ilanına kadar Mısır’da yaşadı. 1903 yılında yaz tatili için gittiği Londra’da Winifre Brun adlı bir İngiliz hanımla evlendi. Bu evliliğinden Selma adında bir kız, Osman adında bir erkek çocuğu dünyaya geldi. Oğlunun doğumunun hemen ardından eşini kaybetti. II. Meşrutiyet’in ilanından bir gün önce İstanbul’a döndü.

31 MART OLAYINDAKİ ROLÜ

İkdam gazetesinin başyazarlığını üstlenen Ali Kemal, bir yandan da Darülfünun’da (İstanbul Üniversitesi) Edebiyat Fakültesi’nde siyasi tarih dersleri verdi. İlk siyasi partilerden birisi olan Osmanlı Ahrar Fırkası’na girdi.

Ali Kemal’in İstanbul’a döner dönmez padişahın huzuruna çıktığı, padişah II. Abdülhamit’in iltifatlarını ve verdiği paraları kabul ettiği bilinir. Bu durum İttihatçıların büyük tepkisine neden oldu. O da yeni eleştiri hedefini İttihat ve Terakki Cemiyeti olarak belirledi. Başyazarı olduğu İkdam gazetesinde Cemiyet’e karşı ağır eleştiriler içeren başyazılarla yazar oldu.

Hemen bütün çevresiyle sürekli kavga halindeydi. Kendisiyle aynı fikirde olmayan kişilere şiddetle saldırıyor, gençlerin öfkesini bunlara yöneltmeye çalışıyordu.

Ali Kemal’in tahrikleri 31 Mart Olayı’nın çıkmasında etkili olduğu söylenir. Serbesti gazetesi başyazarı Hasan Fehmi Bey’in öldürülmesinin ertesi günü olan 7 Nisan 1909’da Darülfünun’da kalabalık bir topluluğa yaptığı konuşmadan sonra bu konuşmanın etkisinde kalan Darülfünun hocaları ve öğrencileri katillerin yakalanmasını istemek üzere Bâb-ı Âli’ye yürümüşler; sayıları on binlere ulaşan kalabalığın üstüne ateş açılması sonucu birkaç yüz kişi yaralanmıştı.

Ertesi günkü cenaze sırasında da devam eden olayların ve 31 Mart ayaklanmasına dönüşmesi üzerine Selanik’ten gönderilen Hareket Ordusu İstanbul’a gireceği sırada Ali Kemal yeniden Paris’e kaçmak zorunda kaldı (1909). Bu arada Mülkiye’deki görevine son verilmişti.

PEYAM GAZETESİ, İKİNCİ EVLİLİĞİ

İttihat ve Terakki yönetiminin iktidardan uzaklaşmasının ardından 1912 affıyla İstanbul’a geri gelen Ali Kemal İkdam Gazetesi’nde başyazar olarak yazılarına devam etti. Ancak 6 ay sonra hükümet Bâb-ı Âli Baskını ile devrilince Viyana’ya sürüldü. 3 ay sonra İstanbul’a döndü. 14 Kasım 1913’te Peyam Gazetesi’ni yayınlamaya başladı, başyazarlığını üstlendi.

Bu sırada Mülkiye Mektebindeki hocalığı da geri verildi. Mektepler Nazırı Zeki Paşa’nın kızı Sabiha Hanım ile evlendi. Bu evliliğinden Zeki adında bir oğlu dünyaya geldi. Ocak 1913’te İttihat ve Terakki’nin gerçekleştirdiği Bâb-ı Âli Baskınından sonra tutuklandı.

 

reklam