Duygu Hanım ile 4 Enişte 1 Cenaze üzerine röportaj yapmıştık, bilenler bilir. Çalışma hayatından izler taşıyan bu kitabında Duygu Hanım, ajans insanlarından bahsediyor. Kim mi bu ajans insanları? Duygu Hanım bu sorumu şöyle cevaplamıştı:

“Ajans İnsanı dediğimiz kendine has canlı türü, normal plaza insanıyla yer yer benzer özellikler göstermekle birlikte, pek çok konuda da onlardan ayrılır.”

Özelliklerini anlatırken ise şunları söylemişti:

“Öncelikle dağınık giyim stiliyle sokaktaki dayıların, teyzelerin dikkatini çekerken, elinden düşürmediği kahvesiyle, kahve içmeden ayılamayan Avrupalı insan modeline iyi bir örnek teşkil eder. İngilizce sunumlar hazırlar, müşterinin sağlı sollu revizyonlarını yüze gülüp arkadan konuşarak karşılar. Yaratıcıdır; çekmecesinde her daim yeni fikirler bulunur. Tek bir fikri en az 13 müşteriye itelemişliği vardır. Akşamdan kalmak onun için bir yaşam biçimi, cuma akşamları yapılan happy-hour’lar çılgın çalışma ortamının temsilidir. Dövmelisi makbuldür.İnstagram’a Instegram, Twitter’a Tuğidır der; ama özünde iyi insandır.”

Bugün yine kitap gözüme çarptı da, eğlenceli bir şeyler çıkar buradan dedim. Bir reklam ajansında ya da işte benzer bir yerde, bir Ajans İnsanı olarak çalışmaya mı karar verdin? O halde bilmen gereken şeyler var diye düşündüm ve bu hap bilgileri toparladım. Hem eğlenir, hem öğrenir, hem de Duygu Hanımcığıma bir selam göndeririz, fena mı!

İşte havalı bir Ajans İnsanı olmak için yapman gereken başlıca şeyler…

Peki sorayım bir yandan da, kimler bu şartları sağlıyor? Parmak kaldırsın!

NOT: Röportajımızı okumak için buraya tıklayınız.

Ajans insanının el kitabından öğütler

(Duygu Yazıcıoğlu)

– Bir kere kahven özel tasarım olmalı. Sorry tatlım, menümüzde Türk kahvesine yer yok! Belki bazen…

– Revize yemekten ruhun çekilmiş olsa da dizi izlemeli, kahve molalarında muhabbete katılmalısın. Netflix izlemen gerektiğini söylememize gerek yok herhalde. Türk dizisi mi? Saçmalama!

-Konuşurken araya İngilizce kelimeler katmak da olmazsa olmazlarımızdandır. Tam İngilizce değil ama! Yarı Türkçe yarı İngilizce. Ajansça yani.

-Giyim tarzını da değiştirmelisin. O ne öyle? Devlet memuru musun yavrucuğum sen? Yüksek belli dar pantolon üzerine rengârenk gömlekler giymelisin. Dövmen varsa ekstra point. Orijinal bir kişiliksin sen. Fikirlerin gömleğinden akıyor.

Ajans insanının el kitabından öğütler

– Müşterine kakalamak için çekmecende hazır bulunan fikirleri allayıp pullayıp sunmalı, müşterinin iş bilmezliğinden dert yanmayı da ihmal etmemelisin.

– Kahvaaltıda yumurta yemek gibi bir kıroluk yapmıyorsundur diye düşünüyoruz. Kruvasan+Americano dururken yumurta da neymiş? Çay mı? Ay ben gülerim.

– Bu arada artık vegan olman gerektiğini söylememize gerek var mı? Lahmacun out, soya sütü in.

– Öyle Bağcılar’da falan oturuyorsan seni işe almazlar bebeğim. Acilen Moda’ya taşınmalısın. Hadi senin o güzel hatırın için Cihangir de kabulümüzdür.

Ajans insanının el kitabından öğütler

– İş yetişmiyorsa ajansta sabahlayacaksın tatlım. Ajansta sabahlamıyorsan da kendini gece hayatının kollarına bırakacak, ajansa akşamdan kalma halde gideceksin. Çünkü sen havalı bir ajans insanısın. Artık Alka-Seltzer bağımlısı mı olursun ne yaparsın o kadarını bilemiyoruz.

– Son olarak sık sık yurtdışına yaptığın seyahatlerde çektiğin havalı fotoğrafları Instagram’da paylaşman gerektiğini söylememize gerek var mı? Parayı nereden mi bulacaksın? Gerekirse aç kalacaksın, susuz kalacaksın; ama o seyahatleri aksatmayacaksın. Entelektüel birisin sen, sürekli Batı Avrupa istikametine seyahat etmezsen hayat damarlarından biri kopar.

İşte Ajans İnsanı olma yolunda emin adımlarla ilerlemek için yapman gereken başlıca şeyler bunlar. Ama bu daha başlangıç bebeğim. Bir nevi ön bilgilendirme. Sen bir de ajansın içine girince gör.

Bol şans!

(Not: Bu içeriği üretmek için katkısını esirgemeyen sevgili Küsurat Yayınları’na teşekkür ederim.)

Kadinvekadin.net özel içeriğidir.