reklam
reklam
DOLAR32,3402% 0.27
EURO35,1387% -0.02
STERLIN40,8641% -0.37
FRANG35,9056% 0.54
ALTIN2.310,25% 1,44
BITCOIN2.285.6911.886
reklam
Samsun Ses HaberTÜM YAZILARI

‘Ailenin izni yetmez, çocuğun da söz hakkı var’

Yayınlanma Tarihi : Google News
‘Ailenin izni yetmez, çocuğun da söz hakkı var’
reklam

Özel okul ve kreşlerin sosyal medya hesapları üzerinden çocukların fotoğraflarını paylaşması tartışma konusu. Konunun uzmanlarına göre çocukların onayının alınmadığı bu fotoğrafların paylaşılmasıyla hem hak ihlali hem de güvenlik tehdidi ortaya çıkıyor. Çalıştığı özel okulda çocukların söz hakkına özen gösterdiğini belirten bir eğitimci de “İyi ve kötü gözleri ayırma imkânımız yok” diyor.

SAMSUN-Birçok özel okul ya da kreşe ait sosyal medya hesabında çocukların gün içerisindeki aktivitelerini yansıtan fotoğraflar paylaşılıyor. Özel okullar bu paylaşımları veli iznine dayanak yaptığını savunsa da uzmanlar ve hukukçuların uyarısı var. Uzmanlar “Çocuk velinin malı değil” diyerek çocuğun söz hakkına dikkat çekerken hukukçulardan, “Yapılan paylaşımın çocuğun esenliği, yüksek yararı anlamında uygunluğunun tartışılması gerekir. Bunu denetleyecek bir mekanizmanın olması gerekiyor” diyor.

Emrah Kırımsoy: Velilerin izni yeterli değil

Çocukların fotoğraflarının yayınlanmasıyla cinsel istismara varabilecek tehlikenin kapısının aralandığını ifade eden Kırımsoy, “Fotoğrafların paylaşılmasıyla çocukların sömürülmesine ve istismar edilmesine yol açılmış oluyor. Velilerden izin alınmış olması da yeterli değil çünkü çocuk velinin malı değil. Veli çocuğu korumakla yükümlüdür ve çocuğun sahibi değildir. Çocuk adına bir karar vermeyle ilgili alan bırakılmış ama o aileye çocuğu korumakla ilgili sorumluluk yüklüyor. Çocukları fotoğraf konusunda bilgilendirsek bile o fotoğrafların yaşamı boyunca karşılarına çıkabileceklerine ilişkin bilgileri verilmiyor” diye konuştu.

‘ÇOCUKTA KONTROL KAYBI YARATIYOR’

Klinik Psikolog Özge Çivci’ye göre çocukların fotoğraflarının “teşhir” edilerek paylaşılması çocukların gelecekteki davranışları üzerinde olumsuz etki yaratabilir. Güvenlik açısından da söz konusu fotoğrafların yayınlanmasının hatalı olduğunu belirten Çivci, “Çocuğun kendini güvende hissetmesi gereken bir yerde olur olmaz şekilde, ona sorulmadan yaptığı etkinlikler fotoğraflanıyor. Çocuğun orada bir kontrol kaybı söz konusu oluyor. Onun izninin alınmadan ona dair bir şey yapılması kontrol kaybı yaratıyor. Aileler etiketleniyor ve çocuğun soyadı tarif edilmiş okulu ifşa edilmiş oluyor. Bu aynı zamanda güvenlik tehdidini ortaya çıkarıyor” dedi.

Özge Çivci: Güvenlik sorunu da yaratıyor

Çocuklara sorulmadan paylaşılan bu fotoğrafların gelecekteki yaşamlarındaki olumsuz etkileri üzerine ise Çivci, “Çocuklar anne babalarının onlara sundukları çerçevenin, ilişkinin içinde büyüyorlar. Bazı çocuk o ilişkinin içerisinde bunun ayırdına hiç varamayabilir ve ileride kendisine olan saygısını geliştirememesi gibi başkalarıyla olan ilişkilerde saygı kazanımını da edinemeyebilir. Bu fotoğrafların çekilmesine izin vermeyen ve bunu sorgulayan çocuklar da asilikle, uyumsuzlukla etiketlenebiliyor” diye konuştu.

AİLELER ÇOCUK ÜZERİNDE TAHAKKÜM KURUYOR

Okulların yanı sıra bazı doktorların da tedavi ettikleri çocukların fotoğraflarını sosyal medya hesaplarından paylaştığını belirten Çivci, “Bir doktorun hastasının fotoğrafını paylaşması da hasta mahremiyeti açısından da değerlendirilmesi gereken etik ve ontolojik bir konu. Hele kendini savunma becerisi henüz tamamlanmamış çocuklar söz konusu olduğunda bu daha da vahim hale geliyor” dedi.

Yetişkinlerin bu aşamada kendi deneyimleri üzerinden çocuklara yaratılan tabloyu düşünmesi gerektiğini ifade eden Çivci, “’Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma’. Siz bir yetişkinsiniz ve çalışıyorsunuz. Birileri gelip bütün gün sizin, size sormadan fotoğrafınızı çekiyor. Size sormuyor onayınızı almıyor. Yemek yerken, düşünürken çekiyor. Toplum olarak ister eğitimli ister eğitimsiz olalım çocuktur çok sevimli paylaşılabilir olarak görüyoruz. Çocuk en başta insandır. Çocukların topluma saygılı bireyler olmasını talep ederken aslında onlara saygı göstermediğimiz bir durum yaratıyorlar. Çocuğun saygıyı kendisi üzerinden deneyimleyememesine neden oluyorlar. Anne babanın bu konuda kurumlarla birlikte oturup üzerine düşünmeleri gerekiyor. Çocuğun kendi onayının olmadığı ve bunu düşünemeyecek bir evrede olduğunu fark edip çocuk üzerinde tahakküm yarattıklarını görmeleri gerekiyor” diye konuştu.

‘AİLELER TAZMİNAT DAVASI AÇABİLİRLER’

Çocuk hakları alanında çalışan avukat Şahin Antakyalıoğlu’na göre veliler izin vermediği halde çocuklarının fotoğraflarının okullar tarafından paylaşılması suç teşkil ediyor. Velilerin tazminat davası açabileceğini belirten Antakyalıoğlu, “Kişisel verilerin paylaşılması suç oluşturuyor. Aynı zamanda özel hayatın gizliliğini ihlal kapsamında da değerlendirilebilir. Bu konuda ebeveynlerin de yazılı onayının alınması gerekiyor. Aileler gerek suç duyurusunda bulunabilir gerekse tazminat hukuku bağlamında tazminat davası açılabilir” diye konuştu.

Şahin Antakyalıoğlu: Aileler dava açabilir

Mevzuatın çocukların fotoğraflarının paylaşılması konusunda velilerin iznini yeterli gördüğünü belirten Antakyalıoğlu, “Çocuk hakları sözleşmesi bağlamında çocuğun katılım hakkı hususunda bizim iç hukukumuzda bir düzenleme yapılmasında yarar var. Çocuk koruma kanunun 4’üncü maddesinde temel ilkeler yer alıyor. Burada çocuğun yaşama, korunma ve gelişme hakkı esas alınmış. Yine bir ilkede çocuğun esenliğinin korunması deniyor. Yapılan paylaşımın çocuğun esenliği, yüksek yararı anlamında uygunluğunun tartışılması gerekir. Bunu denetleyecek bir mekanizmanın da olması gerekiyor. Ebeveyn her türlü görsel paylaşıma izin verecek ama bu çocuk için bir istismar da olabilir. Ebeveyn belki para karşılığında bunu yapacak. Buna ilişkin mekanizmaların belirlenmesi ve denetleyecek kuruluşların oluşturulması gerekiyor. Ancak bu tür müessesler şikayet üzerine harekete geçiyor. Şikayet aranmaksızın resen kendiliğinden denetleyecek birimlerin oluşturulması lazım” dedi.

‘İYİ VE KÖTÜ GÖZLERİ AYIRMA İMKÂNIMIZ YOK’

Bodrum’da faaliyet gösteren Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir özel anaokulu yöneticisi Sibel Özkul, çalıştığı okulun sosyal medya hesaplarında çocukların onayını alarak elleri görülecek biçimde uzaktan çekilmiş fotoğrafları paylaşmayı tercih ettiğini belirterek şunları söyledi:
“Okullar arasında iki tür sosyal medya kullanımı var. Birincisi bizim yaptığımız gibi sadece okulla ilgili bir izlenim yaratmak adına uzaktan ve flulaştırılmış ve ayak el gibi fotoğraflar. Bir de birçok okulun yaptığı gibi direkt çocuk bedeninin yansıtan fotoğraflar. Biz neden bunu böyle yapmıyoruz? Çünkü fotoğraflar medyatik ortamda çok fazla yayılıyor ve kontrol edemiyorsunuz. Okulların sosyal medyaları kamuya açık ve kişisel sayfalarımız gibi bizi takip edenleri seçemiyoruz. O yüzden iyi ve kötü gözleri ayırma imkânımız yok. Çocukların onayı bu hususta çok önemli.”

‘ÇOCUKLARIN PAZARLAMA ARACI OLMADIĞINA İNANIYORUZ’

Ailelerin onay vermesine rağmen çocukların fotoğraflarını paylaşmayı tercih etmediğini ifade eden Özkul, “Bu yasal değil etik bir mesele. Ben çocukların izni ve onayı olmadan onları afişe etmek istemiyorum. Çocukların savunamadıkları haklarını savunmaya, kötü niyetli gözlerden onları korumaya çalışıyoruz ve çocukların pazarlama aracı olmadığına inanıyoruz” diye konuştu.

Fotoğraf paylaşımı konusunda eğitimcilere büyük sorumluluk düştüğünü ifade eden Özkul aynı şekilde çocukların sahnelediği yıl sonu gösterilerini de paylaşmadıklarını belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“Hiçbir özelliği olmayan, herhangi bir duruşu ya da felsefeyi çağrıştırmayan, sadece çocuğu görsel meta olarak kullanan fotoğraflar kurumlara dair bir mesaj da vermiyor. Okulculuk vefa emek ve özen gösteren bir iş. İşine saygı duyan herkes, derdi bir pazarlama değilse, bir ticarethane yerine eğitimhane derdindeyse böyle bir fotoğraf paylaşmaz.”

reklam